Sunday, April 6, 2008

DEVLETLER DANSETMEYİ ÖĞRENİYOR: DEMOKRASİ 2.0, E-DEVLET 2.0, KENT 2.0

TÜRKİYE, E-DEVLET DÖNÜŞÜMÜNDE KÜRESEL TRENİ YAKALAMAK ZORUNDA

Web 2.0 araçları; modüler ve esnek yapılarıyla eski değer zincirlerini, tüketici alışkanlıklarını, iş yapma modellerini tamamen değiştiriyor. Donuk bürokrasi ve katı hiyerarşi kendilerini küresel proje gruplarına, sanal takımlara, esnek ağlara ve katılımcı platformlara bırakıyor. Küresel dijital telekomünikasyon ağları ve web 2.0 araçları sayesinde demokrasinin ve sivil toplumun tanımı da, işleyişi de, niteliği de kökten değişiyor. Web 2.0 “e-konomi”si artık sadece yeni bir teknoloji değil, devlet düzenlemelerini ve vatandaş deneyimlerini de radikal olarak değiştiren ve yenileyen bir dönüşüm. Ana fikrimiz şu: Kendisini dünya ile entegre etmekte olan bir Türkiye devleti e-devlet reformlarını gerçekleştirmek için bilgi paylaşımını, şeffaflığını, esnekliğini, hızını, ve vatandaş memnuniyetini arttırarak çağa ayak uydurmalı.

KÜRESEL VATANDAŞ UYANDI!

Ülkemizde biz kısır tartışmalarla zaman kaybededuralım, dünya şunu tartışıyor:

“2010’lu yıllarda Internetten evine yemek sipariş verebilen, dışarıdaki hava koşullarını öğrenebilen, kiraladığı filmleri takip edebilen, aldığı kitapları okuyabilen, dünyanın tüm bilgisine tek tık ile ulaşan küresel bir vatandaş; neden hala devletle ilgili işlerini bilgisayarından takip edemiyor ve halledemiyor?”

GEL VATANDAŞ GEL: BİR TIKLAMADA EVİNDEN HER İŞİNİ HALLET!

Mesela, vatandaş neden içtiği suyun kalitesini online analiz edemiyor? Vatandaş yeni çıkan yasaları neden bir tıklamayla öğrenemiyor? Vatandaş kendi mahallesinde işlenen suçlara ve bunların tarihine ulaşamıyor? Vatandaş ödediği ve ödeyeceği vergi bilgilerine neden online erişemiyor? Neden vergi ödemelerini ve faturalarını Internetten pürüzsüz takip edemiyor? Vatandaş çocuğunu gönderdiği okulda çocuğunun performansını neden göremiyor? Çocuğun öğretmenleri ile niçin Internet ortamında iletişim kuramıyor? Vatandaş belediye yetkililerine neden Internetten ulaşamıyor? Vatandaş kendi şehrindeki konserleri, tiyatroları, sergileri, sanat olaylarını, ihaleleri, konferansları, etkinlikleri neden anında Internetten göremiyor? Vatandaş sağlık problemleri ile ilgili danışmanlığı neden Internet üzerinden alamıyor? Vatandaş devlet kurumlarındaki randevularını neden Internetten alamıyor veya başvurularını niçin Internetten yapamıyor? Mesela vatandaş her başvuru için gereken demirbaş evrak olan “muhtarlıktan ikametgah” belgesini niçin e-muhtarlık sistemi ile evinden print alamıyor?

AKARSU GİBİ AKIŞKAN, ARI GİBİ ÇALIŞKAN DEVLET

Evet dostlar Türkiye olarak artık tartışacağımız, ele alacağımız konular bu tür konular olmalı. Bugün Amerika’da veya Kanada’da vatandaşlar 7 gün 24 saat vergi borçlarını, trafik cezalarını, evrak yenileme işlemlerini internet üzerinden yapıyor; sağlık, vergi, sigorta, fatura, yerel belediye bilgilerine tek tıklama ile ulaşıyorlar. Yine tanıdık bir “onlar çıktı aya, biz kaldık yaya” vakasıyla karşı karşıyayız dostlar.

Özel sektörümüz ve üçüncü sektör yenilikte hızla ileri gider ve dünya ile rekabet ederken, devletimiz ve devlet kurumlarımız niçin çağın ve teknolojinin bu kadar gerisinde kalıyor? 21. yüzyılın küresel iletişim, açıklık, esneklik, şeffaflık ve hız ortamında devlet kurumlarımızın artık devekuşu gibi “gözlerini kaparım vazifemi yaparım” deme lüksleri yok. Hantal bürokrasimizin kuş gibi hafiflemesinin zamanı hala gelmedi mi? Evrak yığınlarının dijitalleşmesinin zamanı hala gelmedi mi? Yosun tutmuş kurumlarımızın e-devlet reformları ile koşmasının ve akarsular gibi coşmasının zamanı hala gelmedi mi?

E-DEVLET 2.0 VE DEMOKRASİ 2.0: AÇIKLIK, HIZ, ESNEKLİK, KATILIM, PAYLAŞIM

E-devlet reformlarını gerçekleştirebilmek için her şeyden önce zihniyet dönüşümü gerekiyor. Internet ve küresel erişim çağında hala ülke çapında Youtube erişimin kapatan bir zihniyetten herhalde e-devlet reformu yapmasını bekleyemezsiniz. 21. yüzyılda devletin fonksiyonu koğuş ağalığı veya gardiyanlık yapmak değil, vatandaşına tüm hizmetleri kalite, hız ve esneklikle sunmak olmalı. Web 2.0’ın ve İşletme 2.0’ın temel prensipleri olan açıklık, hız, esneklik, şeffaflık, güven, katılımcılık, paylaşım ve etkileşim devlet kurumlarında da işlerlik kazandığı zaman, işte ancak o zaman gerçek demokrasiden (Demokrasi 2.0) ve gerçek sivil toplumdan (Sivil Toplum 2.0) bahsedebiliriz.

ONLINE ŞEFFAFLIK VE HESAP VERİRLİK SOSYAL PROBLEMLERİMİZİ ÇÖZEBİLİR

Ne zaman bu ülkede milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız ve devlet kurumu yöneticilerimiz bütün yaptıkları ve yapacakları ile ilgili yüzde yüz şeffaf olurlarsa ve hesap verirlerse o zaman pek çok sosyal problemimiz kendiliğinden çözülecek. İşte o zaman kayırmacılık, rüşvet, yolsuzluk gibi kangren olmuş pek çok sosyal yaramız sona erecek. Vatandaş, devletin kurumları ve yöneticileri ile ilgili tüm icraat datasına Internet ortamında erişebildiği ve şeffaf bir ortamda onların performanslarını değerlendirebildiği zaman, işte o zaman bu ülkede demokrasi 2.0’dan bahsedebileceğiz.

ÖRNEK E-DEVLET 2.0 PROJELERİ

New York’ta ve California’da uygulanan yeni E-Devlet 2.0 projeleri konumuzun anlaşılması açısından iyi birer örnek teşkil ediyorlar. E-hükümet bilgi sistemleri sayesinde bu eyaletlerdeki stratejik kamusal bilgiler hızla halka açılıyor. Vatandaşlar oturdukları bölge hakkında eğitimden sağlığa, kültürden ulaşıma, A’dan Z’ye bütün kamusal bilgilere ulaşabiliyorlar. Vatandaşlar devlet kurumları ve yetkilileri ile Internet üzerinden kolayca etkileşime geçebiliyor, onlara şikayetlerini aktarabiliyor, başvurularını evlerinden yapabiliyor ve online takip edebiliyorlar.

“ŞEHİR” BİLGİ SİSTEMLERİ: ŞEFFAF, ESNEK, HIZLI İLETİŞİM ve RAPORLAMA

21. yüzyılın kreatif şehirleri, kompleks problemlerini çözmek için devlet - sivil toplum – medya - iş dünyası ve üniversite işbirliği modelleriyle yenilikler üretiyor. Bu işbirliğini ve kurumlar arası iletişimi sağlamak için de Internet tabanlı ağlar ve sosyal yazılımlar yoğun olarak kullanılıyor. Biz bu entegre sistemlere “ŞEHİR” Bilgi Sistemleri adını verdik. Yani, Şeffaf, Esnek, Hızlı İletişim ve Raporlama Sistemleri. Bunun en güzel örneği ABD’de uygulanan Scorecard projesi.

KOLLEKTİF ÇEVRE BİLİNCİNİ SAĞLAMAK İÇİN KULLANILAN YEREL EKOLOJİK VERİTABANLAR

New York’ta çevreyi korumak ve ekolojik felaketleri önlemek için devlet kurumları tarafından Internet tabanlı “Scorecard” projesi başlatıldı. Bu entegre proje için bir yıldan fazla zaman harcandı, 1 milyon dolarlık programlama zamanı kullanıldı. Ama değer mi, değer! Scorecard projesinde coğrafi bilgi sistemleri (GIS), web teknolojileri, bilgisayar simulasyonları, online veritabanı teknolojileri ve web 2.0 araçları en üst düzeyde entegre edilmiş ve etkin şekilde kullanılıyor. Scorecard bünyesinde yerel ekolojik problemleri tesbit edebilmek için 400’den fazla bilimsel ve devlete ait veritabanı bulunuyor. Scorecard’ın asıl gücü; çok karmaşık ve kompleks data okyanusunu bütün kullanıcılar ve paydaşlar için kolay erişilebilir ve kullanılabilir bir platforma dönüştürmüş olması. Projenin en önemli amacı, çevreyi kirleten kuruluşları takip etmek, deşifre etmek, engellemek ve aktivitelerini kamuoyuna bildirmek. Ayrıca, çevreyi iyi koruyan kuruluş ve şirketleri de ödüllendirmek. Böylece toplum önünde çevreyi koruyan ile kirleten; elmas ile kömür birbirinden ayrılıyor. Kollektif bir çevre bilinci ortaya çıkıyor.

21. YÜZYILIN ŞEHİR BİLGİ SİSTEMLERİ

Scorecard sistemine posta (zip) kodlarını giren ziyaretçiler bölgeleri ile ilgili her tür ekolojik bilgiye, rapora, çevre problemlerine, çözüm projelerine anında ulaşabiliyor. Siz yerel bölge haritaları üzerinde, örneğin mahalleniz veya caddeniz üzerinde fare ile gezerken o mekanın ekolojik bilgileri anında elinizin altında beliriyor. Merak ederseniz detaylara tıklıyorsunuz. Mesela, şehrinizde hangi fabrika en çok havayı kirletiyor veya hangi şirket çevreye yılda ne kadar toksik madde atıyor? Örneğin ev almak istiyorsunuz, kentinizde en temiz semt ve mekanlar nerede? Bir tıklama ile bütün bu bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Scorecard sayesinde tüketiciler çevreyi kirleten şirketlerin tüm aktivitelerini ayrıntılarıyla Internette görebiliyor ve onlara online tepki gösterebiliyor, yöneticilere ve gerekli mercilere anında e-mail ile şikayetlerini bildirebiliyorlar. Benzer problemleri yaşayan vatandaşlar forumlarla birbirlerini bulabiliyor, beraber hareket edebiliyor, hatta çözüm için beraber tedbir alabiliyorlar.

BELEDİYE 2.0 VE SİVİL TOPLUM 2.0

Scorecard’ı belediyeler, emlak şirketleri, çevre kuruluşları, medya kurumları ve şirketler de kullanıyorlar. Aynı şekilde bu datayı kullanan sivil toplum kuruluşları şirketlere lobilerle baskı kurabiliyor ve yaptırım uygulayabiliyor. Scorecard sayesinde Uğur Dündar’a gerek kalmıyor; çünkü kamuoyu çevre ve oturdukları bölge konusunda ayrıntılı olarak bilgileniyor, neler olup bittiğini anında görüyor, hatta STK’lar yoluyla çevre skandallarını bizzat önlüyor ve cezalandırıyor. İşte 21. yüzyılın network temelli devlet – toplum işbirliği ve sivil toplum katılımcılığı modeli! Siz bu örnekte yer alan modellere isterseniz E-Devlet 2.0, Belediye 2.0, ve Sivil Toplum 2.0 adı verebilirsiniz.

ELEKTRONİK MAHALLE TAKİP SİSTEMLERİ

Bir başka örnek UCLA ve Los Angeles’taki STK’lar tarafından geliştirilen ve California eyaletinde uygulanan California Bölgesel Bilgi ve Takip Sistemi. Bu sistemin amacı bölgelerdeki sosyal problemlerin çözümüne katkıda bulunmak. Bu problemlerin başında fakirlik, yüksek suç oranları ve uyuşturucu geliyor. Sistemde bütün bölgesel ve yerel kurumların (hastane, üniversite, gazete, belediye, devlet kurumları, STK’lar, şirketler vb.) veri havuzları sistemde entegre edilmiş. Böylece bölgeniz ve mahallenizle ile ilgili her tür sağlık, çevre, eğitim, ulaşım, altyapı, mimari, kültür, spor, ekonomi bilgisi bu sistemde tek tıklama ile elinizin altında bulunuyor. Sistemde bölgesel problemlerin hepsiyle ilgili ayrıntılı bilgiler, istatistikler, raporlar, çözüm yolları ve projeler de yer alıyor. Sağlık haritalarında bölgelerin sağlık problemlerine, eğitim haritalarında ise eğitim problemlerine tıklıyor ve bilgi sahibi oluyorsunuz. Bölgenizdeki spor gruplarını, gençlik gruplarını, dini cemaatleri, yeni yatırımları, araştırma projelerini, düzenlenen etkinlikleri görebiliyorsunuz. STK iseniz, seçtiğiniz bir bölgesel problem ile ilgili çözüm sunabiliyor, proje hazırlayabiliyorsunuz. Şirket iseniz, bu problemlerin çözümü için sponsor olabiliyorsunuz. Farklı kurumlarla işbirliği yapabiliyor, ortak proje üretebiliyorsunuz.

SİNERJİK EKOSİSTEMLER

California Bölgesel Bilgi ve Takip Sistemi sayesinde bölgenin yerel problemleri anında tesbit ve takip ediliyor, büyümeden kontrol ediliyor. Kurumlar birbirlerine çamur atmak ve birbirinin önünü tıkamak yerine ortak paydada buluşuyor, beraberce çalışıyor, ve problemlere çözüm buluyorlar. STK-üniversite-devlet-medya ve iş dünyası arasında güçlü ve yenilikçi işbirliği networkleri kuruluyor. Ortada yüzbinlerce dolarlık yatırımlar, işbirliği bütçeleri, konsorsiyumlar, ARGE ve think tank projeleri dönüyor. Farklı kurumlardan sanal proje takımları sosyal yeniliklere imza atıyorlar. Herkes hem bölgeden, hem birbirinden, hem problemlerden, hem de çözüm çabalarından haberdar olduğu için de, kurumlar arası inanılmaz bir sinerji ve işbirliği modeli ortaya çıkıyor. İşte biz buna 21. yüzyılın Sinerjik Ekosistemleri diyoruz. Sinerjik ekosistemleri ve kurumlar arası işbirliği sayesinde çözümü zor toplumsal problemler tesbit ediliyor ve bunlara yönelik sosyal yenilik modelleri geliştiriliyor.

21. YÜZYILIN SOSYAL YENİLİK PLATFORMLARINI OLUŞTURMAK

Türkiye'nin pek çok kangren olmuş sosyal problemini çözmek için 2.0 oluşumlar yeni ufuklar açabilir. Tek bir örnek yeterli olacak: İstanbul'un trafik sorunları için her vatandaşın ve her kurumun katılabileceği bir fikir ve proje platformu oluşturulduğunu düşünün. İnternette İstanbul Belediyesinin portalında herkes kendi birikimini bu havuza dökecek. Ödüllü proje yarışmaları olacak ve ortaya çekici ödüller konacak. Üniversiteliler, öğrenciler, okullar, profesyoneller yarışacaklar. İstanblog kurulacak. Herkes fikir üretecek ve tüm kentle fikirlerini paylaşacak. Kurumlar ve şirketler birikimlerini ortaya koyan projeler geliştirecekler. Üniversiteler bu konuda araştırmalar yapacaklar. STK’lar bu konuda proje geliştirecekler. Genç profesyoneller ve üniversiteliler projenin öncüleri olacaklar. Öğrenciler projelerini ve tezlerini bu konuda geliştirecekler. Şehir planlamacıları, belediye yetkilileri, şoförler, mimarlar, mühendisler, polisler dahil herkes kendi bilgisini, becerisini, fikirlerini, yeteneklerini ortaya koyacak. İşin psikolojisinden hukuk boyutuna, mühendisliğinden STK boyutuna, eğitimden organizasyonuna müthiş bir disiplinler arası veri havuzu ortaya çıkacak. Trafik kazalarının istatistikleri, raporları, tüm trafik araştırmaları sitede yer alacak. Vatandaşlar yol ve trafik durumlarındaki son güncellemeleri bu portaldan takip edebilecekler. Ayrıca, trafikte hatalı davranışları anında rapor etmek için telefon, e-mail, online başvuru formları, kriz hattı ve cep mesaj hatları bulunacak. Vatandaşlar bölgeleri ile ilgili trafik sorunlarını ve şikayetlerini anında yetkili mercilere bildirebilecekler. Online belediye ve polis hatları ve danışmanlar da devrede olacak. Sitede ek olarak İstanbullular için trafik bilinçlendirme kitapçıkları, podcast ve videoları da olacak. Özellikle yayalar ve sürücüler için trafik psikolojisi, davranış ve tutumlar ele alınacak. Kelebek etkisi vurgulanacak (Sen trafik canavarını durdurabilirsin. Pozitif değişimi sen başlatabilirsin. Değişim sende başlar). Sitede ayrıca öğretmenler için malzemeler ve okullarda kullanılmak üzere trafik eğitimleri, simulasyonlar, çizgi filmler de yer alacak. Bu portal, Türkiye’nin metropolü İstanbul’un trafik sorunlarını ve çözüm önerilerini ortaya koyan web 2.0 platformu olacak. Kısacası trafik problemi halka açılacak. Her kesimden, her meslekten, her kurumdan fikir, öneri ve proje yağacak. Düşünün, toplum tarafından kucaklanacak böyle entegre bir sivil toplum 2.0 projesi İstanbul trafiği için umulmadık açılımlar ve çözümler getirecektir. Bu sadece bir örnek. Kıssadan hisse: Türkiye'nin sosyal yenilik, inovasyon, profesyonel gelişim, teknoloji, sosyal sorumluluk, yönetim ve liderlik alanlarında web 2.0 platformlarını acilen kurmalıyız.

TÜRKİYE’DE İKİ YENİ SEKTÖRÜN OLUŞMASI İÇİN GAYRET LAZIM

Ülkemizin sosyal problemrini çözebilmek için belki de sıradışı, akışkan, dinamik, esnek, holistik, kreatif çözümler bulmak gerek. Biraz uç bir öneri olacak ama bence Türkiye’de sosyal yenilik üretimi için belki de aşağıdaki iki önemli bileşenin gelişmesi gerekiyor:

1) KAR GÜDEN ETKİN DEVLET SEKTÖRÜ VE ÜÇÜNCÜ SEKTÖR: Devlet kurumları ve STK'lar özel sektör kadar etkin, hızlı, esnek ve rekabetçi stratejilerle çalışmak zorunda. Burada devlet kurumları ve STK'lar özel sektör mantığıyla kar yapsın demiyorum; onlar kadar etkin, yenilikçi ve rekabetçi olsun diyorum.

2) KAR GÜTMEYEN ÖZEL SEKTÖR: Şirketler sosyal sorumluluk amacıyla topluma katkı için sosyal içerikli projeler üretmeli ve tüm paydaşlarla işbirliği içine girmeliler. Türk şirketleri eğitime, çevreye, topluma ve ARGEye stratejik öncelik vermeliler. Ülkemizden de en az Bill Gates ve Warren Buffet kadar cömert işadamları çıkmalı ve pamuk ellerini ceplerine atmalılar.

KENT 2.0: 21. YÜZYILIN KOZMOPOLİT METROPOLLERİ

Devletlerin 21. yüzyılı yakalamalarında ana motor vazifesini kozmopolit metropoller üstleniyor. Bu yazının sonunda sizleri Kent 2.0 kavramı ve bunun çağrıştırdıkları ile başbaşa bırakmak istiyorum. Bulundukları ülkelerin gözbebeği ve küresel vitrinleri konumunda olan California, New York, Paris, Tokyo, Sidney, Montreal, Şangay, Seul, Londra, Barselona, Vancouver, Stockholm, İstanbul.. 21. yüzyılın kozmopolit metropolleri, mıknatıs kentleri ve büyülü şehirleri.. Bu şehirleri küresel cazibe merkezi yapan şeyler nelerdir? Bu şehirler bilgi ekonomisinin, sanat ve kültür turizminin, dünya çapında üniversitelerin, evrensel kalitede eğitim kurumlarının, güçlü sivil toplum kuruluşlarının, vizyoner şirketlerin, teknoloji üretim ve ARGE merkezlerinin, enstitülerin kalbi. Bu şehirlerde hareketli kültür ve sanat hayatı ve kozmopolit yaşam tarzları var. 21. yüzyılın şehirlerinde sosyal etkin networkler, yenilik üretim merkezleri, kreatif tasarım atölyeleri, kent araştırma merkezleri, teknolojik tasarım merkezleri var. 21. yüzyılın şehirlerinde ilham merkezleri, keşif ve hayal atölyeleri, dijital kütüphaneler, sanat veritabanları, yeni yaşam tasarımları, ilham verici iş ortamları, çocuk yetenek merkezleri, ekolojik yaşam alanları var. 21. yüzyılın şehirleri farklılıkların zenginliğine, yenilikçi kültürlere, sanat vizyonuna, kültür altyapısına ev sahipliği yapıyor. 21. yüzyılın şehirlerinin özgün birer kimlikleri, entegre kent mimarileri ve kreatif ekonomileri var. 21. yüzyılın şehirleri birer yetenek okyanusu aslında. 21. yüzyılın altın yetenekleri bu kentlere göç ediyorlar ve yetenek göçleri bu kentleri zenginleştiriyor. Dünyanın önde gelen yeteneklerini çeken kentler de akışkan kreatif sektörleriyle 21. yüzyılı yeniden tasarlayanlar oluyor.

Sunday, March 30, 2008

21. YÜZYILIN İNOVASYON STRATEJİSİ: KÜRESEL BEYİNDEN FAYDALANABİLMEK

NETWORK ÇAĞI

21. yüzyıla girerken teknoloji, demografi, ekonomi ve toplum köklü değişimler geçiriyor ve ağ bazlı yepyeni iş modelleri ortaya çıkıyor. Network çağını ve işbirliği dönemini yaşıyoruz. İşletme 2.0; açıklık, şeffaflık, etkileşim, işbirliği ve yardımlaşma ilkeleri üzerine inşa edilmiş esnek bir açık ağ organizasyonu olarak ortaya çıkıyor.

KİTLESEL İŞBİRLİĞİ

İş dünyasında firmaların yeni stratejik rekabet avantajları işbirliği ve yardımlaşmaya dayanıyor. Hiyerarşik duvarlar ortadan kalktıkça sınırsız iletişime ve yardımlaşmaya dayalı network bazlı (ağ temelli) yeni, esnek, dinamik iş modelleri ortaya çıkıyor. İş dünyasında işbirliğinin çok boyutlu olduğunu görüyoruz: Teknolojik araçlar ve bilgisayarlar arası işbirliği, çalışanlar arası işbirliği, departmanlar arası işbirliği, takımlar arası işbirliği, firmalar arası işbirliği ve paydaşlar arası işbirliği.



KÜRESEL BEYİN

İnsanlık tarihinde ilk defa Internetteki bir milyardan fazla insanın bilgisi, becerisi, beyni, kaynakları ve teknoloji gücü kendi kendini organize ederek dev bir güce, küresel bir beyine dönüşüyor. Uzun vadede ayakta kalacak firmalar hiç şüphesiz bu küresel beyinden faydalananlar olacak. Internet ekosistemi içerisindeki bilgi okyanusu; yeni ürünler, yeni fikirler ve yeni teknolojiler bulmak isteyen firmalara inanılmaz fırsatlar ve zenginlikler sunuyor. Tabii her zaman olduğu gibi kimi firmalar tutuyor, kimileri pişiriyor, kimileri yiyor; geride kalanlar ise “hani bana?” demeye devam ediyor.

KÜRESEL İNOVASYON AĞLARI

Öne geçen firmalar tabii ki küresel inovasyon ağları kuranlar. Bunu yapabilmek için de stratejik işbirliği ve sinerji imkanı sunan partnerler bulanlar, dünyanın çok farklı coğrafyalarından en iyilerle çalışanlar, ve farklı alanlarda uzmanlardan faydalananlar. Dolayısıyla kritik başarı faktörleri şunlar:

a) küresel erişim, b) sınırsız iletişim, c) güvene dayalı uzun vadeli ilişkiler, d) tamamlayıcı yetenekler ve partnerler bulabilme, e) ağda kilit ve merkezi konumda yer alma, f) zengin yetenek havuzlarını keşfetme ve onlardan faydalanma, g) ağda merkezi ve güçlü konumda olma, h) ağda farklı müşterilere, paydaşlara, kaşiflere, araştırmacılara, partnerlere, ve inovasyon kapitalistlerine ulaşabilme, i) inovasyonda küresel liderliği hedefleme ve yakalama.

KALABALIKLARIN BİLGELİĞİ: KOLLEKTİF ZEKA

Bir elin nesi var, bin elin düşünün nasıl sesi var! 2004’te Surowiecki tarafından yazılan “Kalabalıkların Bilgeliği” kitabı fazla sayıda insanın neden az sayıda insandan daha akıllıca davrandığını ve kollektif zekanın işletmeleri, ekonomiyi, toplumları ve milletleri nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. Bilimsel çalışmalar da artık gösteriyor ki takım çalışması, şura (istişare) ve kollektif karar verme mekanizmaları bireysel dehadan daha etkili sonuçlar veriyor.

Bunun farkında olan şirketler kreatif fikirler üretmek ve yeni ürünler ortaya koymak için kendi sınırlarının dışına bakıyor ve yetenek avcılığı yapıyorlar. Örneğin; Apple, Nokia ve Toyota gibi dünya devleri müşterileriye yakın ilişki kurarak onların fikirlerini ve katkılarını ürün tasarımına yansıtıyorlar. Benzer şekilde Procter and Gamble, Unilever, 3M ve IBM gibi inovasyon devleri yenilikçi ürün ve teknolojiler geliştirmek için üniversitelerle, bilim adamlarıyla, mucitlerle, uzmanlarla, profesyonellerle ve tedarikçilerle işbirliği yapıyorlar. Dış inovasyon ağlarının kreatif gücünden ve kalabalıkların bilgeliğinden faydalanan firmalar yeni yüzyılda öne geçiyorlar. Bu konuda öncü olan P&G’nin hedefi 2020’ye kadar firmadaki yeni ürünlerin ve inovasyonun yarısından fazlasını firma dışından karşılamak.

AÇIK KAYNAK İNOVASYON

Kısacası, 21. yüzyılın öncü ve yenilikçi şirketleri, inovasyon ve yaratıcılık kaynaklarına ve imkanlarına ulaşabilmek için şirketin dört duvarını çoktan aştılar. Atı alan Üsküdar’ı da aştı, Londra’yı da.. İnovasyon ve üretim için de, pazarlama ve finans için de artık oyun alanı bütün yerküre. Özellikle yenilik üretmekse hedefiniz; ilim Çin’de de olsa gidip hemen almak mecburiyetindesiniz. Bunu başarmanın yolu da:

a) küresel inovasyon ağları,
b) açık kaynak yenilik modelleri,
c) sinerjik işbirliği ekosistemleri,
d) katılımcı mimariye dayalı demokratik sanal platformlar

kurmaktan geçiyor.

Dünya literatüründe bu yapılara ve modellere verilen isimlerden bazıları şöyle:

“Communities of creation”,“Innovation networks”, “Open market innovation”, “crowdsourcing”, “network-centric innovation strategy”.

ARGE 1.0’DAN ARGE 2.0’A

Bütün bu kavramlarla vurgulanan ana tema şu: Eskiden İşletme 1.0 firmaları dört duvar arasında stratejik gizlilikle yenilik üretiyorlardı. Şirketin stratejisi en iyi yetenekleri ve en parlak beyinleri şirkete çekip onların yeni ürünler, buluşlar ve araştırmalar geliştirmelerini sağlamktı. Bu geleneksel stratejiye ARGE 1.0 diyoruz.

ARGE 2.0 VE NETWORK MERKEZLİ İNOVASYON

Internet, yeni ekonomi, telekom ve bilgi devriminden sonra firma merkezli inovasyondan “network merkezli inovasyona” geçildi. Firmalar Internetin sınır tanımayan ufkunda küresel ölçekte yenilik yapmanın ve dünyanın her yerinden yetenek kullanmanın getirdiği fırsatlarla tanıştı. Yeni inovasyon stratejisinde amaç “network”u (yani, küresel değer üretme ve yenilik zincirini) bütün olarak geliştirmek, optimize etmek, esnekleştirmek, akışkan, akıllı, hızlı ve değerli hale getirmek. Bu stratejiye ise ARGE 2.0 diyoruz.

İNOVASYON SERMAYESİ

Girişim sermayesi ve risk sermayesi yerine, bugünlerde Silikon Vadisi’nde inovasyon sermayesi konuşuluyor. Aynı şekilde stratejik avantaj için firmaların sadece entellektüel sermayeye ve bilgi sermayesine sahip olmaları yetmiyor. Yeni rekabet avantajı artık “inovasyon sermayesi” haline geliyor. Tabii böyle olunca yeni firmalar ve meslek grupları doğuyor: Örneğin, “inovasyon kapitalistleri”; yenilikçi ürün ve teknolojileri arıyor, buluyor, değerlendiriyor, geliştiriyor, pazarlıyor ve büyük firmalara satıyorlar.

İnovasyon sermayesini arttırmak için firmaların ARGE 2.0 modeline ve network merkezli inovasyona geçmeleri şart. Peki, firmalar için stratejik açıdan en uygun olan ARGE 2.0 stratejisi hangisi? Bu konuda öncü firmaların uyguladıkları dört farklı model göze çarpıyor. Birincisi merkezden yönetilen ve ağdaki üyelerin birbiriyle uyumlu ve senkronize çalıştıkları “orkestra modeli”. İkincisi, merkez firmanın küresel pazarda yeni fikirler, ürünler ve teknolojiler seçmesi, beğenmesi ve satın almasına dayanan “kreatif pazar” modeli. Üçüncüsü, birçok partner ve firmanın biraraya gelerek hiyerarşi olmaksızın beraber esnek fikirler ürettiği “doğaçlama caz” modeli. Dördüncüsü, bir firmalar veya kurumlar topluluğunun ortak girişimle mevcut bir yeniliği herkesin işine yarayacak şekilde modifiye etmelerine ve geliştirmelerine dayanan “tadilat atölyesi” modeli (Nambisan ve Sawhney, 2007).

YÖNETİCİLERE TAVSİYELER

Küresel beyin, kollektif zeka, ARGE 2.0, network merkezli inovasyon, kitlesel işbirliği dedik. Peki bütün bunlar sizin için, bizim için, pratik iş hayatı için, yönetim için ne ifade ediyor? Bu bilgiler ve vizyon ışığında ülkemizdeki yöneticilere ve KOBİ’lere bu başdöndürücü gelişmelere ayak uydurabilmeleri için sunacağımız tavsiyelerimiz şunlar:

Herşey benim olsun küçük olsun devri bitti. Firma sınırları dışındaki muazzam bilgi ve yetenek havuzundan nasıl faydalanabileceğinizi düşünün.
Uzun vadeli stratejik işbirliği geliştirebileceğiniz ve sizi tamamlayabilecek partner kurumlar, ortaklar bulun.
Yurtdışına açılın; yurtdışındaki firmalar, kurumlar ve profesyoneller ile bağlantılar kurun.
Bir gözünüz hep dışarıda olsun. Dış dünyada neler olup bittiğini sürekli takip etmek ve büyük resmi görmek zorundasınız. Dış dünyadan kastımız sadece firma dışı değil, aynı zamanda Türkiye sınırlarının ötesi. Değişim konusundaki farkındalığınız arttıkça firmanızı daha esnek, hızlı, değişime ve şartlara daha uyumlu hale getirebilirsiniz.
İsterseniz dünyanın en zeki insanlarını ve en iyi beyinlerini firmanızda çalıştırın, şu bariz bir gerçek ki çok daha fazlası sizin firmanızın dışında bulunuyor. Açık kaynak stratejileri kullanın. Firma sınırlarınızın ötesinde kreatif topluluklar ve değer üreten ağlar kurun.
Şirkete dışarıdan entellektüel sermaye getirebilmek için yollar bulun. Her hafta firmanıza profesyoneller, akademisyenler, danışmanlar davet edin. Bir danışma kurulu oluşturun. Seminer ve konferanslara bizzat katılın ve bu birikimi firmanıza aktarmanın yollarını araştırın.
ARGE’nizi kapalı kutudan ve firmanın dört duvarından çıkarın. Bütün dünyadan yenilik, bilgi, teknoloji, fikir ve ürün ihraç edebilirsiniz. Bunun için ARGE bütçenizi arttırın ve küresel düzlemde araştırmalar yapın ve bağlantılar kurun.
Küresel beynin neresine, neden ve nasıl bağlanacaksınız? Internette sizin ve firmanızın işine yarayacak yenilik kaynaklarını ve networkleri düşünün ve bulun: Alanınızla ilgili tüketici grupları, ilgi grupları, icat ağları, akademik networkler, açık kaynak topluluklar, profesyonel gruplar, STK’lar neler? Bu kaynaklardan ne tür yenilikler, katkılar, ürün fikirleri, teknik çözümler ve projeler çıkarabilirsiniz?
Yaptığınız işte en iyi olun ve çekici bir odak haline gelin. Doğru yenilik ağı ile işbirliği yapabilecek liderlik ve teknik yeterliliğiniz var mı? Farklı ülkelerden farklı partner ile uzun vadeli güvene dayalı ilişkiler kurun. Ortaklarınıza bir katılım mimarisi ve protokolü sunun. İki tarafın da kazanabileceği sinerjik çözüm ve yenilik modelleri geliştirin.
Firmanızda sürekli eğitim, sürekli öğrenme, sürekli bilgi paylaşımı, sürekli yenilik kültürü oluşturun.
Umut vadeden üniversitelileri ve genç beyinleri firmaya çekin; onlara güvenin, imkan verin, ortam sağlayarak yol gösterin, inovasyon fırsatı verin.
İnovasyonu ödüllendirin. Sıradışı fikirleri destekleyin.
İnovasyon için uygun bir atmosfer oluşturun. Yenilik tohumlarının yeşermesi için kurumsal ortam sağlayın.
Küresel yetenek havuzlarına ulaşın ve en parlak yetenekleri esnek anlaşmalarla projelerinize çekmeye çalışın.
Yeni kurulmuş teknoloji şirketlerine yatırım yapın, onlarla işbirliği yapın.
Firmanızın sınırlarını ve duvarlarını yıkarak içeriye daha fazla bilginin girmesini sağlayın. Bunun için de daha paylaşımcı ve şeffaf olmayı göze alın.
Üniversitelerle ve akademisyenlerle işbirliği yapın ve onların bilgi ve yenilik üretiminden faydalanın.

REFERANSLAR VE OKUMA TAVSİYELERİ

Yukarıdaki konulara ilgi duyduysanız işte bu konularda dünyanın en iyi 16 kitabının listesi aşağıda. Bu kitapların çoğu 2006 ve 2007 yılında basıldı. Vizyonunuzu açacak bu güncel kitapları okumanızı hararetle tavsiye ediyorum. İyi okumalar!

1. The Global Brain: Your Roadmap for Innovating Faster and Smarter in a Networked World. Nambisan, S. & Sawhney, M.

2. Wikinomics: How Mass Collaboration Changes Everything,Don Tapscott, Anthony D. Williams.

3. Outside Innovation: How Your Customers Will Co-Design Your Company’s Future; Patricia B. Seybold

4. Motivation in Open Innovation, Robert Motzek
5. Open Innovation: The New Imperative for Creating and Profiting from Technology, Henry Chesbrough

6. Open Innovation: Researching a New Paradigm, Henry Chesbrough, Wim Vanhaverbeke, Joel West

7. Open Business Models: How to Thrive in the New Innovation Landscape, Henry Chesbrough.

8. Democratizing Innovation, Eric Von Hippel

9. Innovation Happens Elsewhere: Open Source as Business StrategyRon Goldman, Richard P. Gabriel.

10. The Wealth of Networks: How Social Production Transforms Markets and Freedom, Yochai Benkler

11. Group Genius: The Creative Power of Collaboration, Keith Sawyer

12. The Wisdom of Crowds, James Surowiecki

13. We Are Smarter Than Me: How to Unleash the Power of Crowds in Your Business, Barry Libert, Jon Spector, Don Tapscott.

14. Crowdsourcing: How the Power of the Crowd is Driving the Future of Business, Jeff Howe
15. WE-think, Charles Leadbeater

16. Open for Business, Open Source Inspiration for Innovation, Jaap Bloem, Menno van Doorn.

Thursday, March 27, 2008

21. YÜZYILIN KİTLESEL İŞBİRLİĞİ DEVRİMİ: VİKİNOMİ VE İŞLETME 2.0 PRENSİPLERİ

GOLDCORP’UN SIRADIŞI VİKİNOMİ STRATEJİSİ

Sizlere McGill’de ders olarak okuttuğumuz başarı öykülerinden (Case study) birini anlatarak konuya girmek istiyorum.

Goldcorp Toronto merkezli Kanadalı küçük bir altın arama şirketi. Şirketin Ontario’da Kızıl Göl’de (Red Lake) bir madeni var, ama altın endüstrisindekiler ve şirkettekiler orada altının artık tükendiğini düşünüyorlar. Şirketin borçları ve üretim maliyeti arttıkça geleceği tehlikeye giriyor.

Goldcorp’un CEO McEwen, sıradışı bir adam. Tam Steve Jobs ekolünden. Hatta bazıları onu kafadan çatlak olarak bile değerlendiriyorJ. Teslim olmak yerine McEwen akıllara zarar stratejiler geliştiriyor. Jeologlarını topluyor ve bu madenden daha fazla altın bulmak için bir plan geliştirmeden bu gece buradan çıkmayacağız diyor. Gece yarılarına ve sabahlara kadar çalışıyorlar ve madende çıkarılan altından çok daha fazla (inanmayacaksınız ama yaklaşık 30 kat!) altın olduğunu keşfediyorlar. Ancak bir problem var: Aylarca uğraşmalarına rağmen bir türlü altınların tam yerini bulamıyorlar.

AÇIK KAYNAK İNOVASYON

CEO McEwen, problemi çözmek için yine sıradışı yollar aramaya başlıyor. Önce işe kendisinden başlamak gerektiğini düşünen McEwen, kendisini geliştirmek için pek çok seminer ve eğitim programına katılmaya başlıyor. Bu programlardan biri de MIT’de genç yazılım şirketi yöneticilerinin konferansı. Konferansta Linus Torvalds heyecanla, aşkla-şevkle Linux’ın oluşum hikayesini ve başarı modelini anlatıyor. Torvards, Linux’ın kodunu bütün dünyaya açmaya karar verişini, dünyanın her yerinden yazılımcıları davet edişini, açık kaynak yazılım sistemini geliştirmelerinin öyküsünü paylaşıyor. Yazılımcıların beraber çalışarak, beraber üreterek ve yardımlaşarak dünyanın en iyi ve en esnek işletim sistemini geliştirmelerinin hikayesini dinleyen McEwen oturduğu yerde birden irkiliyor. Beyninde şimşekler çakmaya ve ampüller yanmaya başlıyor: “Linux’ın açık kaynak yazılım modelini ben altın arama sektörüne uygulasam nasıl olur acaba? Eureka! Çok çılgın bir fikir. (Cool!) Aklıma şaşayım. Vallahi tam bana göre! Oldu bu iş!”

KREATİF FİKİR YENİLİĞE DÖNÜŞÜYOR

Böylece bizimki çılgın planını uygulamaya koyuyor: Toronto’ya dönüp yine jeologlarını topluyor ve dahiyane fikrini açıklıyor;

“Elimizdeki bütün bilgileri, veri tabanını, jeoloji datasını bir Internet sitesi kurup oraya koyacak ve dünyaya açacağız. Altını nerede bulacağımızı biz bulamadık, dünyanın her yerinden beyinler çalışırsa bence onlar bulabilir. Ne dersiniz?”

Jeologların tepkisini ve yüzlerindeki şaşkınlığı – dehşeti herhalde tahmin edersiniz:

Jeolog insanı: “Patron sen çıldırdın mı? Bütün altın endüstrisi tarihinde böyle bir saçmalık görülmedi! Bu bizim Coca Cola formülü gibi sırrımız! En stratejik ve en gizli bilgilerimizi tüm dünyaya mı açıklayacaksın?!!”

“Evet iyi bildiniz zavazingolar! Düşünsenize, böyle bir strateji ile dünyada her meslekten en iyi yeteneklere ve en iyi beyinlere ulaşacak ve bu küresel bilgi ve yetenek havuzundan faydalanacağız!”

“Aman Robert, canım Robert, sen gel bu dahiyane fikirden vazgeç. Aklını başına devşir deli oğlan..” filan derler ama fayda etmez.

ONLINE YETENEK YARIŞMASI

Radikal fikirlere bayılan ve kafasına koyduğunu yapan McEwen kararını vermiştir. 2000 Mart’ında “Goldcorp Challenge” Internet sitesi kurulur ve ortaya toplam 575 bin dolar ödül konulur. Araziye ve madene ait bütün bilgiler dünyaya duyurulur. Haber Internet aleminde çabuk yayılır ve 50 ülkeden binlerce katılımcı data üzerinde çalışmaya başlar.

KÜRESEL BİLGİ HAVUZU

Birkaç hafta içinde Goldcorp’a dünyanın her yerinden çözüm önerileri ve projeler yağmaya başlar. Jeologlar, lisansüstü öğrenciler, askerler, matematikçiler, danışmanlar ve bir çok meslekten insanlar delice yarışırlar. Altın endüstrisinde daha önce hiç görülmemiş çapta, çeşitlilikte ve derinlikte stratejik bir veri tabanı oluşur. Uygulamalı matematik, akıllı sistemler, kompleks sistem bilimleri, ileri fizik, bilgisayar grafik tasarımı, yer bilimleri gibi çok farklı disiplinlerden müthiş bir bilgi havuzu ortaya çıkmıştır. Goldcorp arazisinde 110 farklı lokasyonda daha önce hiç öngörülmeyen altın hedefleri belirlenir ve birçoğundan yeni altın bulunur.

21. YÜZYILIN KİTLESEL İŞBİRLİĞİ MODELİ: VİKİNOMİ

100 milyon dolarlık batmak üzere olan bir şirket, McEven’ın açık kaynak inovasyon ve kitlesel işbirliği modelini uygulayarak 9 milyar dolarlık dev bir sektör liderine dönüşür. McEven’ın Goldcorp’ta uyguladığı radikal ve başarılı İşletme 2.0 modeline “vikinomi” (Wikinomics) diyoruz (Tapscott ve Williams, 2007).

2007’nin en çok satanlar listesindeki bu işletme kitabını okumanızı öneririm.

Yukarıdaki başarı öyküsünde aşağıdaki İşletme 2.0 prensiplerini görmekteyiz:

İŞLETME 2.0 PRENSİPLERİ

1. DİKKAT EKONOMİSİ: Goldcorp Challenge, Pazarlama 2.0 ve viral pazarlama ilkelerini uygulayarak sanal alemde çok farklı kesimden ve meslekten insanların dikkatini çekmeyi başardı. Dikkat ekonomisinde kritik başarı faktörü, insanların dikkatini çekerek onların yeteneklerinden maksimum düzeyde faydalanmak.

2. PAYLAŞIMCI ÜRETİM: Goldcorp, elindeki veri tabanını bütün dünyaya paylaşıma açmasaydı, yenilikçi altın bulma stratejileri ortaya çıkmayacaktı. Burada paylaşıma dayalı bir fikir ve proje üretimi görüyoruz.

3. KİTLESEL İŞBİRLİĞİ: Goldcorp örneğinde binlerce profesyonel ortak bir proje üzerinde çalışıyor, yenilik ve zenginlik üretiyorlar. Bu daha önce şahit olmadığımız yepyeni ve dinamik bir üretim ve yenilik modeli.

4. NETWORK İDEALİZMİ: Goldcorp, altın endüstrisindeki yaygın piyasa kurallarını altüst ederek alternatif sanal bir platform oluşturdu. Akıllı gerilla taktiğiyle projeyi online ortamda katılımcılık esaslarını kullanarak, kollektif olarak geliştirdi. Platform mantığıyla ilerledi, esnek iletişim kanalları ve sanal interaktif proje grupları meydana getirdi.

5. YARDIMSEVER ANARŞİ: Goldcorp; esnek, yatay, eşitlikçi bir sanal iletişim ağı kurarak küresel ölçekte bir yardımlaşma modeli oluşturdu. Goldcorp Challenge, binlerce proje ve teklif ile statükoyu yıktı ve ortaya kaos çıkmasına neden oldu. Kompleksliğin ve anarşinin içinden ise yeni bir düzen doğdu.

6. EVRİMSEL İNOVASYON: Goldcorp’ta ortaya çıkan radikal yenilik, farklı insanların ve beyinlerin katkılarıyla aşam aşama şekillendi. Herkes eteğindekini döktükçe ve fikirlerini, bilgi ve becerisini paylaştıkça katma değer büyüdü ve inovasyon daha da gelişti.

7. SOSYAL YENİLİK: Goldcorp başarı modeli, altın endüstrisinde sektörel bir yeniliğe yol açtı ve altın arama şirketleri yeni teknolojilerden ve yeni iş modellerinden faydalanmaya başladı. Bu da daha dinamik, katılımcı, açık ve yenilikçi bir endüstri oluşmasına neden oldu.

8. KÜRESEL ERİŞİM: Goldcorp, açık kaynak inovasyon stratejisi uygulayarak bütün dünyaya açılmış ve küresel bir bilgi-beceri-yetenek havuzuna ulaşmış oldu. Dünyanın en parlak yetenekleri ve beyinleri bu projenin ortak paydasında buluştu ve çalıştı.

9. SINIRSIZ İLETİŞİM: McEwen, uyguladığı strateji ile şirketin iç ve dış sınırlarını ortadan kaldırmış oldu. Internet sayesinde dünyanın dört bir tarafından binlerce insan ortak bir projeye dahil oldu. Hiyerarşi ve gizlilik; yerini iletişime, eşitliğe ve şeffaflığa bıraktı.

10. ORTAK KATMA DEĞER: Uygulanan yenilikçi model ile binlerce profesyonel Internet üzerinden beraber çalışarak daha önce eşi benzeri görülmemiş bir katma değer oluşturmayı başardı. Bunun da temelinde paylaşım ve işbirliği vardı.

Web 2.0’ın hayatımızın farklı alanlarına yansıyan etkisini ve ortaya çıkan yeniliğin boyutlarını tek bir örnek ile anlatmak zor. Katılımcılığın, şeffaflığın, yardımlaşmanın, işbirliğinin, açıklığın, etkileşimin, payalşımın, güvenin, gönüllülüğün, kreatif düşünmenin, beraber çalışmanın ve beraber üretmenin esas olduğu yeni bir paradigmadan ve yeni bir şirket modelinden bahsediyoruz. İşte biz bu şirket modeline İşletme 2.0 adını veriyoruz.

Bir paradigma değişiminden bahsediyoruz. Eğitim ve öğretimden ticarete, pazarlamadan bilişime, ARGE’den bilime kapsamlı bir dönüşüm yaşıyoruz ve bu dönüşüm hayatımızın çok farklı alanlarını etkileyecek. Medya, eğlence, telekom, eğitim ve bilişim sektörlerinde köklü dönüşümlere ve kuantum sıçramalara hazır olun. Bu değişime hazır olan ve değişimi tetikleyen kurumlar, şirketler, üniversiteler, STK’lar, ve milletler 21. yüzyılda diğerlerinden öne geçecekler.


Referans:

Tapscott, D. & Williams, A. D. (2007). Wikinomics: How Mass Collaboration Changes Everything. Portfolio, NY.